Uğurlar olsun Bayram abi… Ceyhan’da göreve başladığında sokaklar karışıktı; her gün bir sokakta çatışma yaşanmazsa halk olarak şaşırırdık. Haraç olayları, uyuşturucu başını almış gitmiş, ilçe vurdu kırdı haberleri ile gazete manşetlerinde yerini alıyordu. Gelir gelmez, ‘Herkesin polisi kendi vicdanıdır’ anlayışıyla hareket etti. Halkı değil, halkı korkutmaya çalışanların üstüne gitti ve ‘En büyük kabadayı devlettir’ diyerek..

Tarih : Okunma : 378 views Yorum Yap

Uğurlar olsun Bayram abi…

Ceyhan’da göreve başladığında sokaklar karışıktı; her gün bir sokakta çatışma yaşanmazsa halk olarak şaşırırdık. Haraç olayları, uyuşturucu başını almış gitmiş, ilçe vurdu kırdı haberleri ile gazete manşetlerinde yerini alıyordu.
Gelir gelmez, ‘Herkesin polisi kendi vicdanıdır’ anlayışıyla hareket etti. Halkı değil, halkı korkutmaya çalışanların üstüne gitti ve ‘En büyük kabadayı devlettir’ diyerek kendini devlet yerine koyanlara posta koymaktan geri durmadı.
Mahalle mahalle halk toplantıları yaptı, sorunları ve beklentileri birinci ağızdan dinledikçe halk ona güvendi, devletin merhametli yüzünü gören vatandaş sokağına huzursuzluk verenleri korkmadan bildiriyor, şehir kısa zamanda huzura kavuşuyordu.
Ceyhan’a geldikten yaklaşık 5 ay sonra bir radyo yayıncısı olarak (O zaman gazetemiz çıkmamıştı) resmi olarak ‘Hayırlı olsun’ ziyareti diyerek randevu istedim ve aynı gün randevu verildi. İçeri girdiğimde
‘Neredeyse tayin olacağım sen ise hayırlı olsuna yeni geliyorsun’ dedi. Bende, bu süre zarfında bakalım neler yapacaksınız diye gözlem yapıpta geldim deyince, ‘Hele anlat, gözlemlerin nedir, halk ne diyor, beklentileri neler?’ Diye art arda sordu. Daha önce birçok programda bir araya gelmiştik ama ilk kez makamında sohbet ediyorduk. Eğer ilçede ki 3-5 grubun içerisine dahil olmaz, (Kendini şehrin sahibi sanan ama halktan bi haber kişiler bunlar) bu şekilde davranırsanız hem şehre büyük iyilik eder hem de halkın gönlünde yer alırsınız deyince, ben halka hizmet etmek için devletten maaş alıyorum, 3-5 kişiyi mutlu etmek için değil diyerek sohbetimiz o gün başladı, Osmaniye ve Muş’a sürüldüğünde de kopmadı, Adana’ya geri geldiğinde de…
‘Devlet Giremez’ denilen yere elini sallayarak korumasız gider, tandırda ekmek pişirenlere misafir olur ekmek peynir yerdi, çocuklarla misket, gençlerle top oynardı…
*
Sohbeti güzeldi, candan gülüşü vardı, dostuna dostu, düşmanına karşı korkusuz ve mertti. Hayatta böbürlendiğine şahit olmadım, çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlıydı. Sigarayı çok içerdi, öyle ki ‘Abi sen içmiyor, yiyiyorsun’ derdim de o yine o bilindik kendine has gülüşünü patlatır, arada da öksürürdü.
Son zamanlarda hastalanmıştı, dünya meşgalesi son günlerde görüşemedik. Memlekette Bayram ziyaretinde iken ortak arkadaşımız Hasan Yılmaz aradı, ‘Bayram abiyi kaybettik’ dedi, bir an dilim lal oldu, ne diyeceğimi, nasıl tepki vereceğimi bilemedim.
Bir bayram tatilinde Bayram Kadir Tüylü, Ceyhan’ın efsane emniyet müdürü, benim yüreği güzel abim hayata veda etmişti vay be. Hayat bu muydu?

Bu yazıyı yolda iken kaleme alıyorum; tabutunu omuzlamakta nasip olmadı, haberlerde gördüm, herkesimden, her görüşten insanlar cenazene katılmış, giderken bile herkesi kendine hayran bıraktın be Bayram abi.
Senden razıydık, Allah’ta senden razı olsun.
Şimdi gittin ya; birbirinizi çok sevdiğiniz Muhammet Bulut abiyle buluşunca çok selam söyle, unutulmadığını söyle, senin unutulmayacağın gibi…

PAYLAŞ